felâket

felâket
阿́
is. 灾难, 灾害, 灾祸, 惨剧, 不幸事件: \felâkete uğrayanlar için iane toplanmak 为灾民筹集捐款 Bu felâketin kurbanlarına çok acıdım. 我非常同情这场灾难的受害者。Deprem felâketinden zarar görenlere komşu ülkelerden de yardım geldi. 邻国也给地震灾民送来了援助。Üst üste felâketler beni mahvetti. 接二连三的不幸击垮了我。
s.
1. 非常糟糕的: \felâket bir yazı 一篇非常糟糕的文章
2. 过分的, 放肆的: \felâket bir kız 一个放肆的女孩
◇ \felâket çökmek 灾难降临 \felâket gelip çatmak 大难临头, 灾祸降临: Ben bunca sene kan tükürdükten sonra nihayet biraz nefes alacağım derken felâket gelip çattı. 我含辛茹苦这么多年, 眼看终于可以喘口气了, 一场灾祸降临了。\felâket yağmak 祸不单行 \felâkete sürüklemek 使遭遇不幸 \felâkete uğramak 遭遇不幸: Sonunda ihtiyar adamın ahı tutmuş, her biri bir felâkete uğramıştı. 最后, 老人的诅咒显灵了, 每个人都难逃厄运。\felâketi bölüşmek 分担不幸: Felâketimizi başka biriyle bölüşmek mutluluktur. 有他人和我们一起分担不幸也是一种幸福。\felâketi hazırlamak 引起灾难: İç bölünmeler felâketi hazırlar. 内部分裂会引起灾难。

Türkçe-Çince Sözlük. 2014.

Игры ⚽ Нужна курсовая?

Look at other dictionaries:

  • felaket — is., Ar. felāket 1) Büyük zarar, üzüntü ve sıkıntılara yol açan olay veya durum, yıkım, bela İnsanların korkması icap eden en büyük felaket, kötü ahlaktır. S. Ayverdi 2) sf. Çok kötü Felaket bir yazı. 3) sf. Şaşırtıcı, hayrete düşürücü Bu kız… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • felâket — (A.) [ ﺖﮐﻼﻓ ] büyük bela, musibet …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

  • FELAKET — Belâ, musibet, âfet, dâhiye. Bedbahtlık …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • MÜLİMME — Felâket …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • afat — felaket …   Beypazari ağzindan sözcükler

  • ağzı kurusun — felaket dileğinde bulunanlara karşı kullanılan bir ilenme sözü …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • katıglık — felâket III, 233 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • Zeyno Baran — (born January 31 1972 ) is a prominent Turkish American scholar on issues ranging from US Turkey relations to Islamist ideology to energy security in Europe and Asia. She is the Director of the Center for Eurasian Policy and a Senior Fellow at… …   Wikipedia

  • acı haber — is. Genellikle felaket veya ölüm bildiren söz veya haber …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ateş — is., Far. āteş 1) Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr Uygarlık ateşten doğmuştur. 2) Tutuşmuş olan cisim 3) Isıtmak, pişirmek için kullanılan yer veya araç Yemeği ateşten indirdim. 4) Patlayıcı silahların atılması Top… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • beliye — is., esk., Ar. beliyye Felaket, keder, tasa Sebep hep sensin; o zaman muvafakat edeydin belki bu beliyeler başıma gelmezdi. S. M. Alus …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”